Annemin biricik kızları; Rosalinda, Marimar, Maria Mercedes...
Yaşı kurtarmayanlar belki bilemez ama bir dönemin ev hanımlarının biricik kızıydı Thalia'nın oynadığı fakir, masum ama gururlu aşık kız... Kimi zaman Maria Mercedes, kimi zaman Marimar kimi zamansa Rosalinda olarak çıkıyordu karşımıza. Ahh ahh... bu kızın başına gelen bin bir talihsizlik yüzünden tüm zenginler kalpsiz, tüm varlıklı analar canavar, tüm fakirlerde melektir gibi bir algıyla büyümüşlüğüm var benim. Ha birde unutmadan sayesinde çok dibi tutmuş yemek yedik. Annem biricik kızcağızının başına gelenleri izlemekten kendini alamayınca haliyle.. yandı bitti kül oldu yemeklerle soframız şenleniyordu ne mutlu bize ki! Maria Mercedes
Yalan söylemeyeyim Maria Mercedes'e bende yetişemedim ama, fakat, lakin...
Konusu şöyle: Fakir kız sokaklarda piyango bileti satarkene, zengin çocukla karşılaşır... Ne hikmetse piyangoyu satmasına rağmen büyük ikramiye yine kendisine çıkar^^ Tabi biraz zahmetli olacaktır. Aşk işi kolay değil neticede!
Marimar
İlk aşkım olma şansına erişmiş olan Eduardo Capatillo'lu Marimar'ı yakınen takip ederdim. O zamanlar her ülkenin ayrı bir dünya olduğu zanneder, ayrı dilleri konuştuğumuzu öğrendiğimde Edu beni anlamayacak diye zırıl zırıl ağlardım...
inş cnm yaa!
Marimar'ın konusu da fakir kız, zengin oğlan üzerine kurulmuştur. Thalia'da başka format işlemez. Sefil ama ölesiye mutluyken, yakışıklı zengin Sergio ile tanışan Marimar onun karısı olmanın mutlu mesut yaşamaya yetmeyeceğini anlar. Akabinde görgüsüzlüğü, kılıksızlığı ve cehaletiyle hor görülen güzel kendini 1994 full bakıma alır ve bir intikam meleği olarak arz-ı endam eder.... Dahasını da anlatmayayım isterseniz.
Bana kalanlar:
İlk aşk Eduardo Capatillo
Marimar'ın köpeğini deli gibi yıkama isteği
Seksenlerin etkisinden kurtulamamış pantolonlar ve gömlekler..
Rosalinda
Thalia'nın güzellikte tavan yaptığı bir döneme denk gelen dizi artık benimde arkadaş ortamlarında Belgesel izliyorum, Meydan Larousse okuyorum diye gezdiğim bir zaman dilimine denk gelir. Şaka şaka ama onca kuponu da boşuna biriktirmedik!
Gelelim Rosalinda ve Fernando Jose Altamirano Del Castillo ile yaşayacağı çetrefilli aşka. Pehh kızın işi zor. Bu adamın anası Güney Amerika'da ne kadar erkek ismi varsa koymuş evladına. Birazını da başkasına bırakayım dememiş!
Neyse efem konumuz şöyle: İnanmak güç ama Rosalinda fakir bir ailenin çiçekçi kızıdır. Bir restorana çiçek satmaya gider Fernando Jose A.D.C. ile tanışır. Birbirlerine aşık olmaları kesinlikle önlenemez. Fakat (cümleye dikkat) Rosalinda'nın annesi olduğunu bilmediği kadın Soledad aslında Fernando Jose'nin babası Fernando'yu öldürmek suçundan hapis yatmaktadır ve kimse henüz bu aşkın bir cinayetle imkansız hale geldiğini bilmemektedir.
Bu gerçek ortaya çıkınca Fernando'nun üvey annesi Rosalinda'nın bebeğini elinden alır. Rosa bunun üzerine delirir. Fernando Jose ise onu bir akıl hastanesine yatırır. Hastane yanar. Rosalinda ölür. Sonra yeniden bir intikam melekesi olarak üvey ana Valeria ve eski koca Jose'nin hayatına girer... (Valla ne yazdım bilmiyorum çok karmaşık bişeyler işte!)
İşte böyle sevgili okuyucu sonrasında acaba yollarda çiçek mi satsam yoksa araba camlarını mı silsem.. olmadı kumsallarda başıboş gezip köpeğimi zengin villa bahçelerine mi salsam diye çok düşündüm... Sonra ne işim var canım sıcak sıcak evimde oturayım işte aksiyonun bin bir türlüsünü beyaz ekranda yaşıyoruz diyerek durumu kurtardım.
Son söz olarak bir dönemin tüm annelerinin ve dahi anneannelerinin biricik kızı bizimde kız kardeşimiz Thalia'nın can verdiği karakterleri bu güzel video ile selamlıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder